ÇOCUKLARA KAZANDIRILMASI GEREKEN İLK ALIŞKANLIKLAR

alerjik2ÇOCUKLARA KAZANDIRILMASI GEREKEN İLK ALIŞKANLIKLAR

Çocuklara kazandırılması gereken ilk alışkanlıklar; yemek yeme, uyku ve tuvalet alışkanlığıdır.

Çocuklara Yemek Yeme Alışkanlığının Kazandırılması  

Yemek yeme alışkanlığını kazandırmak için, her aile, belli bir çaba içinde olur. Bazen de yemek yeme alışkanlığını vermek için, zor kullanma ve kavga çıkarma yoluna gidilir. Bu iş öylesine zora girer ki, âdeta yemek yeme, çocuk için işkenceye dönüşür.1  Beslenme çocuk için bir yaşam kaynağıdır. Çocuk doğumdan birkaç saat sonra açıktır ve ağlamaya başlar.  Güzel yiyen ve sindiren çocuk, sağlıklı, dengeli, organizması ve çevresiyle uyum içerisinde olan çocuktur. "Yemek yeme", çocuğun kendi kendini yönetebilmesi yolunda attığı önemli adımlardan biridir. Çocuğun yemeğini tek başına yiyebilmesi, onun özerk olabilmesi ve kendi kendini yönetebilir duruma gelmesi için zorunludur. Ancak, anneler çoğu kez çocuğun tek başına yemek yemesini, etrafı kirletmemesi, hızlı ve kontrollü olabilmesi gibi gerekçelerle engellerler. Çocuğun kendi kendisini yönetebilmesi, bir bakıma ailesinin kendisine tanıdığı fırsatlara bağlıdır. Yemek yeme konusu çocuğun yaşamında büyük bir önem taşır. Başlangıçta önemsiz gibi görünen bu konu, önlem alınmadığı takdirde ciddi bir sorun hâline dönüşebilir.

Normal olarak çocuk acıktığı zaman yemek yer ancak çocuk yemek yemiyorsa bunun fizyolojik ya da psikolojik boyutları vardır. Fakat hiçbir sebep yokken yemek yememesi, anne, baba ve kardeş gibi çevresindekilerle olan bir uyumsuzluktan ileri gelmiş olabilir. Bu durum karşısında anne babanın takınacağı tavır çok önemlidir. Her şeyden önce endişeye kapılmamak gerekir. Çocuğu zorlamamalı. Bazı anne babalar işi rüşvete kadar götürürler. Çocuğun bu hassasiyeti öğrenmesi, onu anormal bir şekilde kullanmasına neden olur. Bilinçli ve bilinçsiz olarak bir isteğini yaptırmak için bu durum bir vasıta olarak kullanılır. Anne-babayı dize getirmek için bazı yollara sık sık başvurabilir. Bu da çocukta "onları dize getirdim" gibisinden bir üstünlük duygusu meydana getirir.

Yemek yemediğinden dolayı çocuğu cezalandırmak ya da şiddet kullanma yoluna gitmek de hatalıdır. Dayak, çocuğu öfkelendirip heyecana getireceğinden iştahını tamamen kapatır. Bu gibi durumlarda bir şey yiyemeyeceği gibi yenilenleri de sindiremez. Çocuğun bu davranışlarını başkalarına anlatmak doğru değildir. Kendisinin önemli bir kişi olduğu kanısına varır ve hareketlerini devam ettirir. Çocuğa zorla yemek yedirmemek gerekir. Önüne konan yemeği yemeğe alıştırmalı, yemiyorsa sofradan kaldırmak, yerinde bir tutumdur. Öğün arasında iştahı kırıcı bir şeyler yedirilmemelidir. Çocuk belli zamanlarda yemeğe alışmalıdır.3 Yemek ne ödüllendirme ne de cezalandırma için kullanılmamalıdır.

Neler Yapılabilir?

- Öğün vaktine bir iki saat kala çocuğa kesinlikle abur cubur gıdalar vermeyiniz.

- Yemek saatinde çocuk sofraya çağırılmalı yiyebileceği kadar yemek önüne konduktan sonra kesinlikle, iki üç kereden fazla yemek yeme konusunda ısrar etmeyiniz.

- Yemek yeme konusunda çocuk ile çok fazla konuşmayınız.

-  Çocuk yemek yemeden sofradan kalkarsa kesinlikle o öğün içinde ona ek abur cubur gıda vermeyiniz.

- Çok fazla ısrarcı olarak, tabak elinizde, çocuğun peşinden dolaşmayınız.

Unutmayınız ki yemek yeme o çocuğun sıra dışı yapması gereken bir olay değil, onun fizyolojik bir ihtiyacıdır. Zevkle yapması gereken bu ihtiyacını işkence hâline getirmemek gerekir.

Bir başka noktada yemek yapmadan önce çocuğun fikri (yemek çeşidi konusunda) alınabilir. Önemli besin kaynaklarını alması için aynı tür yemek, değişik şekiller ile önüne getirilebilir. İştahı azaltan bol şekerli bisküvi ve çikolataları sınırlı miktarda alması sağlanabilir. 4 Yemeği ailece yemeğe özen gösterelim. Çünkü yemeği ailece yemek aile bireylerini birbirine bağlar, evde sıcak ve sevgi dolu bir ortam hazırlamaya yardım eder. Bütün bunlar, aile fertlerinin mutluluğunu artırır.

Yemek sırasında şu üç kelime önem taşır: Zikir, fikir, şükür. Yemeğe başlarken  “Bismillahirrahmanirrahim” demek zikirdir. Yemek sırasında, bu güzel yiyecekleri veren Yüce Yaratıcıyı düşünmek fikirdir. Yemek sırasında, “Elhamdülillâh” demek şükürdür.  Nasıl, bir şey aldığımız kişiye teşekkür ediyorsak, yiyecek ve içecekleri veren Allah’a da teşekkür etmek, şükretmek görevimizdir.5 Ömer İbni Ebû Seleme (r.a.) şöyle dedi: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bana şöyle buyurdu: “Besmele çek! Sağ elinle ye! Hep önünden ye!”Yemeğe besmeleyle başlanmalı, sağ elle ve hep kendi önünden yemelidir. Yemek konusundaki görgü kurallarımızı çocuklara güzel bir üslûpla öğretilmelidir. Ebû Ümâme (r.a.)’den rivayet edildiğine göre Peygamberimiz (s.a.s.) sofrasını kaldırdığı zaman şöyle derdi:

“Ey Rabbimiz! Sana tertemiz duygularla, eksilmeyip artan, huzurundan geri çevrilmeyip kabul edilen sayısız hamd ile hamd ederiz.”7 “Bir kimse yemek yedikten sonra: ‘Bana bu yemeği yediren, sonucu etkileyecek bir güç ve kudretim olmaksızın onu bana nasip eden Allah’a hamd olsun’, derse, geçmiş günahları bağışlanır.” 8 Her iki hadîs-i şerîf de, yemek yedikten sonra Allah’a şükretme görevimizi hatırlatmaktadır. Ayrıca, çocuklarımıza küçük yaştan itibaren diş fırçalama alışkanlığı kazandırmalıyız.

Çocuklara Uyku Alışkanlığının Kazandırılması 

Çocukların ruhî ve bedenî gelişmelerinde uykunun ve bunun temin ettiği dinlenmenin önemi çok büyüktür. Dinlenmeyi sağlayamayacak kadar az uyku uyuyan çocuklarda iştahsızlık, sinirlilik, duygu ve heyecanların kolayca ayaklanması, bu yüzden de itaatsizlik ve yetişkin otoritesine karşı direnme gibi haller baş gösterir. 9 Uyku, Allah'ın insanlara verdiği en büyük nimetlerden biridir. Uykusuz bir hayatın ne derece zor olduğunu, insan ancak uykusuz kalınca anlamaktadır. Tabii ki, çocuklar için uyku; vazgeçilmez bir gıdadır. Çocuğu olan ailelerin çok sık yakındığı konulardan biri yeme sorunu ise bir diğeri de uyku sorunudur. “Oğlumu yatırmak cehennem azabı”, “kızımı uyutmak dünyanın en zor işi”, “bizim çocuk sallamazsan uyumaz”, “bizim küçük beni uyutur, kendi uyumaz”, “şu çocuğa uyku alışkanlığını bir kazandırabilsem” türünden yakınmalar, uyku sorunu olan çocukların annelerinin başlıca yakınmaları… Sağlıklı gelişmenin temel şartlarından biri, dengeli ve yeterli beslenme; bir diğeri, dengeli ve düzenli uykudur, denebilir. Belli saatlerde, belli sürelerle uyumayı öğrenmek, okul öncesi dönemde kazanılması gereken temel alışkanlıklardandır. Bu alışkanlığı zamanında kazanamamış olan çocuklar, uzun süre ailelerine problem yaratır.

“Uyusun da büyüsün ninni” sözü anne tarafından ve ritimlik bir şekilde söylendiği zaman, çocuğa uyku ilacı gibi gelir. Hem uykuya dalışı kolaylaşır hem de gerginlikten uzak bir uykuyla büyümesi hızlanır. 10 Anneyle çocuk arasındaki sıcak ve candan iletişim, çocuğun uykuya dalmasının yanında her türlü psikolojik-biyolojik gelişimi için değerlidir. Şunu bilmeliyiz ki, yedi yaşından itibaren ne kız kıza ne de erkek erkeğe hiç kimse aynı yatakta yatmamalıdır. Peygamberimiz (s.a.s.)  şöyle buyuruyor: "Çocuklarınıza yedi yaşında namazı emredin; on yaşında kılmazlarsa onları namaz için dövün ve yataklarını ayırın" buyurur.11 Çocukların yataklarını ayırma; hem kızları erkeklerden, hem erkekleri erkeklerden, hem de kızları kızlardan ayırma demektir.

Çocuklara Tuvalet Alışkanlığının Kazandırılması

Her anne-baba, çocuklarının bir an önce tuvalet temizliği alışkanlığını kazanmalarını arzu ederler. Anne ve babaların kararsız kaldığı konulardan biri de çocuklarının tuvalet eğitimine ne zaman başlamaları gerektiği konusudur. “Çocuğum tuvaletini ne zaman söyleyecek? Bu masraflı bezlerden ne zaman kurtulacağız?” gibi sorular kafalarını sürekli meşgul eder. Çocuklardaki tuvalet alışkanlığı kültürden kültüre, çocuktan çocuğa farklılık gösterdiği için tuvalet eğitiminin belli bir yaşı yoktur. Çevrenizdeki arkadaşlarınızın (anneler) “Bizim çocuk çoktan bezlenmeyi bıraktı, sizinki hâlâ bez mi kullanıyor?” şeklindeki sözleri sizin moralinizi bozmasın ve kaygıya kapılmayın.12 Tabi ki, çocuklarda temizlik ve kuruluk bir alışkanlık hâline getirilmelidir fakat tuvalet eğitiminin,  çocukla annesi arasında bir savaşa dönüşmemesi gerekir.  Bu amaçla, çocuğun kısa sürede kuru ve temiz kalması beklenmemelidir.

Kimi annelerin yaptığı gibi, çocuğu daha üç aylıkken eğitmeye kalkışmak, çocuk için güç, anne için yorucu olur. Anne ister istemez sabırsızlanır, çocuğu tedirgin eden bir zorlamaya girişir. Tuvalet eğitimi için en uygun yaşın birinci yaş, (12-15 aylar) olduğu saptanmıştır. Dışkılamayla görevli büzücü kaslar, fizyolojik olarak, çocuk yürümeye başlayınca gelişebilmektedir. Ayrıca, bir-bir buçuk yaş arasında başlatılan eğitimin, en kısa sürede tamamlandığı da bir gerçektir. Ancak, kakasını düzenli haber verme bakımından, çocuğa, iki yaşına kadar süre tanımak gerekir. Tuvalet eğitiminin bir yaşından önce, sekizinci ayda, başlatılmasının da büyük bir sakıncası olmaz. Yeter ki çocuğa baskı yapılmasın, bir iki ay içinde kuru kalması beklenilmesin. Önemli olan, çocuğun tepkisine ve direncine yol açmayacak kararlı bir tutumla, dışkılamayı düzene sokmaktır. Genellikle, çocuklar çişlerini iki yaşlarında haber vermeye başlarlar. Ancak, üç-dört yaşına değin, geceleri, yataklarını ıslatmaları olağandır.13 Bu sebeple çocuğu çişini tutmuyor diye dövmek, başkasının yanında utandırmak, ruhsal açıdan çok tehlikelidir. İlerde büyük ve küçük abdestini tutamama gibi davranış bozukluklarına varan neticelerle karşılaşabiliriz.             

Tuvalet Alışkanlığında Şu Hususlar Önemlidir:

-  Çocuk, henüz hazır değilken tuvalete alıştırmaya kalkmak doğru değildir. Çünkü henüz çocuğun ilgili kasları gerekli olgunluğa ulaşmamıştır.

-  Tuvalet alışkanlığı verirken aşırı titiz, zorlayıcı, baskıcı veya cezalandırıcı tavır ve tutumlardan kaçınılmalıdır.

-  Tuvalet alışkanlığı kazandırma esnasında anne ve babalar, fedakar ve sabırlı olmalı, çocuğa müşfik davranmalıdır.14Çünkü tuvalet eğitimine başlayan anne-babalar için en önemli iki kural; sakin ve sabırlı olmaktır. Sabır, başarının ve mutluluğun anahtarıdır.

Dipnot

1-     Doç. Dr. Halit Ertuğrul,  Ailede ve Okulda Çocuk Eğitimi, 32. Baskı, İst. 2009, s. 61

2-     Prof. Dr. Haluk Yavuzer, Ana-Baba ve Çocuk, İst. 1995, s. 71

3-     Dr. Ahmet Yakut, Hangi Yaşta Hangi Eğitim, İst. 1997, s. 53-54

4-     Hasan Aydınlı Çocuk Eğitiminde Sık Sorulan Sorular ve Cevapları, İst. 2004, 135-136

5-     İbrahim Ünal,  Çocuk ve Biz, 2010, s. 105

6-     Buhârî, Et`ime 2, 3; Müslim, Eşribe 108

7-     Buhârî, Et`ime 54. Ebû Dâvûd, Et`ime 52

8-     Ebû Dâvûd, Libâs 1; Tirmizî, Daavât 56.

9-      Prof. Dr. Sefa Saygılı, Ruhen ve Bedenen Sağlıklı Çocuk Yetiştirmek, İst. 2011, s. 78

10-   Dr. Nihat Kaya,  Eyvah Çocuğum Büyüdü, İst. 2001, s. 57-58

11-   Ebû Dâvud, salât 26; Müsned c. 4, s. 180,187

12-   Ercan Nar, Beni Anlayın, İst. 2006, s. 33

13-   Prof. Dr. Atalay Yörükoğlu, Çocuk Ruh Sağlığı,  İst. 2010, s. 57

14-   Sefa Saygılı, Çocuk Yetiştirmek, s. 33

Süleyman GÜLEK